Thursday, March 28, 2024

Tiyatral Şiir: İNSAN BİR COĞRAFYADIR

İNSAN BİR COĞRAFYADIR
İnsanın değişmesini zorlaştıran etmenlerden birinin de, onun bir coğrafya olduğunun anlaşılmasından kaynaklandığını söyleyebiliriz. Onu meydana getiren yalnızca düşünce sistemi olmadığı için, onu yalnızca bilgiyle değiştirmeye çalışmak büyük bir yanlıştır.
İnsan, coğrafyasıyla düşünür, değişir. Dönüşümünde “bilgi”nin yanı sıra coğrafyayı oluşturan diğer öğelerin de etkileri vardır. Bilgi yalnızca onun düşüncesi üzerinde yoğunlaşan bir etki yapar.
Evrenden gelen uyaranlar, kapsama alanından geçerek coğrafyanın içlerine ulaşır. İnsan kapsama alanıyla bir insandır. Kapsama alanı onun coğrafyasıdır. Coğrafya evrenden aldıklarıyla dönüşür. Evren de coğrafyadan kazandıklarıyla! Coğrafya evreni kendine kendini evrene yansıtır. Coğrafya bir eylem merkezidir. Etki alanındaki diğer coğrafyalarla bir arada yaşaması sağlıklı iletişim olanağı ile gerçekleşebilir.
Coğrafya aynı zamanda bir “üretim” “yaratım” oluşturma merkezidir. Hangi yönümüz zayıf? Sorusuyla coğrafyamızın gücü sorgulanabilir. Bağımsızlık, yaratıcılık mücadele etme ve direnme gibi yönlerimiz irdelenebilir.

Anılar “Cehennem Sıcağında”

Bir yaz fırtınası bu
Ansızın esen
Ağaç dallarına tünemiş
Bir sürü yorgun kuş
Ve dere kenarında şarkı söyleyen o kız

Ruhları sakinleştiren bir ninni gibi
Yolunu kaybetmiş yolcuların
Etrafında dönen incecik esintiler
Ve hayata küsmüş bir adam

Çöküyor olduğu yere
Su sızıyor gözkapaklarından aşağı
Tedirgin edecek bir şey kalmadı ya
Bu cehennem sıcağında
Dalıyor o da uykuya

Kasıp kavuran ateşini
Salma üstüme ey güneş
Bekle, insaf et biraz
Ört gözlerimi uyku
Asılık çınar ağacının gölgeleriyle

Sonsuza dek sürüp gitsin bu kısacık süre
Düşler sevgilime kavuşturunca beni
Sarılacağım ona hasretle
Mutlu ve huzurlu bir şekilde
Sonra ne kötülük yaparsanız yapın
Umurumda değil
Onur Sezgin 11.08.2010

1.perde 2.kısım “O kız”

Nereye gitsem, o kız çıkıyor önüme
Hep o içimdeki derin aynadan bakıyor yüzüme
İçtiğim suda bile gölgesini görüyorum

Baharın süslediği ovalara çıkıp
Leylak dallarından çelenkler yapmış
Sabırla bekliyor beni, bir balıkçı gibi
Sonra atıyor ağlarını üstüme
Onur Sezgin 16.08.2010

1.perde 3.kısım “Uçup Gidersem Eğer”

Sis olur
Uzanır bir örtü gibi üzerimize
Sonra yavaş yavaş kaybolur
Ya anılar?

Hançeri kendine doğru çevirmişsin
Bu ne demek oluyor böyle?

Bir gün uçup gidersem eğer
Sen yaya kalacaksın
Akşam gölgeleriyle

Bense, çakıl taşları üzerinde
Yürümek zorunda olsam bile
Yine de seninle yürümek isterim

Sana bir avuç inci gönderiyorum
Işıl ışıl tak onları,
Portakal çiçekleriyle tak
Onur Sezgin 18.08.2010

Gökteki bulutlar olduğu gibi
donup kalsa
O güzel kızlar karşımda durur
bir süre daha

Güneş nereye kayboldu?

Ya bu çiseleyen yağmur?

Bahar eski bahar değil mi?

Bir ben mi kaldım değişmeyen?
Onur Sezgin 28.08.2010

Partilerin derin karanlığında
Halk öyle çok uyutuldu ki,

Artık hiç bilemiyor
Düş nedir, gerçek nedir?

Gece yarısında bir ana
Acı acı inliyor

Belli ki unutsa huzura kavuşacağı
Bir şeyler hatırlamış
Onur Sezgin 30.08.2010

Sonbaharda yükselen sisleri
Geride bırakarak uçuyor göçmen kuşlar

Bulutlara karşı kanat çırpıp
Rüzgara meydan okuyarak

Onlarla dost olabilmek için
Hep tomurcuklar açtı bahçemde

Şimdi her yer çiçekle doldu
Ama bendeki özlem hala tomurcuk

Bin okla vurdu beni zaman
Çakılıp kaldım olduğum yere

Güya hiçbir yaydan çıkmamış bu oklar
Gerçek söyledikleri gibiyse
Delik deşik oluşum niye
Onur Sezgin 10.09.2010

Önerilen makaleler